ALPER PATIR ile Motivasyon Üst Düzeyde

 

Bircan Doğan Çetinkaya/ Suzan Gürcanlı İlkokulu- Alper Patır' a Mektuplar E- Kitap

 

E- Kitap çalışmamıza katkılarım

Bircan Doğan Çetinkaya/ Suzan Gürcanlı İlkokulu- Alper Patır' a Mektuplar

Öğrencilerimin Mektupları İçin Tıklayınız 

Bircan Doğan Çetinkaya/ Suzan Gürcanlı İlkokulu- Motivasyon Konuşmacısı Alper Patır İle Söyleşi

 

Alper Patır, Hayatta yaşanan hiçbir olumsuzluğun insanın kendine koyduğu engeller kadar etkilemeyeceği kendi hikayesiyle eğlenceli bir şekilde anlattı. Yaşanan olumsuzluklara takılmayıp, sonrasında yapılabilecekleri düşünüp harekete geçilmesi konusunda öğrencilerimizi motive etti. 

Bircan Doğan Çetinkaya/ Suzan Gürcanlı İlkokulu- Motivasyon Konuşmacısı Alper Patır İle Söyleşi

Söyleşi için hazırladığım afiş

 

     3 ARALIK ENGELLİLER GÜNÜ

    Yıl içerisindeki 365 günün bazı günleri özel günler olarak ilan edilmiş ve her yıl tekrarlanarak kutlanmakta. Anneler Günü, Babalar Günü, Kadınlar Günü, Şehitler Günü gibi birçok gün. Hepsi kendine göre özellikler taşısa da ortak bir yönleri var: İnsanlar tarafından çok değer verildiği için ortaya çıkmaları. Bu günlerden bir tanesi de 3 Aralık Engelliler Günü. 

    Engelliler Gününün kutlanması bile insanlar tarafından tüm engelli türdaşlarımıza ne kadar değer verildiğinin bir kanıtı. Ama asıl soru: Böyle bir günün kutlanması gereken değeri vermek için tek başına yeterli mi? Cevap : Tabi ki de hayır. Neden hayır cevabını aldığımızı anlamanın tek yolu sanırım empati kurabilmekten geçiyor. Çevremizde nadiren engelli türdaşlarla karşılaşıyor olabiliriz. Yani ortalama yaklaşık olarak günde 3 saniye. Bu üç saniye onları anlayabilmemiz için yeterli bir süre değildir diye düşünüyorum. Ama yine de düşünebiliriz. En azından şu 3 Aralık Günü birkaç saatimizi sadece onları anlayabilmek için onlara nasıl yaklaşmamız gerektiğini ve hak ettikleri değeri nasıl verebileceğimizi düşünerek geçirebiliriz.

    Bir engelli türdaşımız engeli nedeni ile kendisini farklı ve eksik hissediyor olabilir. Yapmak istedikleri konusunda yetersizlik hissediyor da olabilir.  Hatta dışlanma korkusu ile sürekli mücadele etmek zorunda hissediyor bile olabilir. Ve bunun gibi birçok olumsuz his. Her ne kadar biz bunun engelli türdaşımızın kendi hayata bakışından kaynaklandığını düşünsek de bu doğru değil. Bu durumu onlara hissettirenler bizleriz. Onlarca kusur barındırmamıza rağmen herkesten kusursuzluğu bekleme tavrımız ve sanki dünyada tek yol tek doğru varmışcasına farklı olan hiçbir şeyi kabul etmiyor oluşumuz. Evet belki bu davranışlarımız tüm insanlığa karşı. Ama bu durumdan en çok da engelli türdaşlarımız etkileniyor. Çünkü onlarda ego yok, çünkü onlar herkesi olduğu gibi kabul etmeye hazır. Bizler yeterince hazır değiliz herkesi olduğu gibi kabul etmek için...

    Ben düşünmek istedim, anlamak istedim. Engelli türdaşım ayrıcalık istemiyor, özel ilgi beklemiyor, tek derdi olduğu gibi kabul edilmek. Tıpkı engelsiz dediğimiz diğer türdaşlarımız gibi. Oldumuz gibi kabul edilmek. O zaman: Engel mi ? Ne engeli ? Ya herkes engelli ya da hiç kimse...

Muhip SERETAN

    TEKNOLOJİYE İTİLDİK, İYİ Kİ İTİLDİK

    2020 Aralığının ilk gününden merhabalar,

    Zor bir dönemden geçtiğimiz, yaklaşık sekiz aylık süreçte yaşadıklarımız; bizi ihtiyaçlarımızı karşılamak için yeni yollar bulmaya, yeni keşifler yapmaya mecbur bıraktı. Bu mecburiyet bizlerde başta ekşi bir tat bıraksa da zamanla farkında olmadığımız zenginliklerimizi tatmamıza da fırsat vermiş oldu. Biz iletişimde, eğitimde, sosyalleşmede, öğretmenlikte, öğrencilikte, alışverişte ve benzeri gibi birçok şeyde ne kadar çok alternatifimizin olduğunu keşfettik. 

    Alternatiflerimiz çok ama hepsinin temelinde tek bir yapı var. Teknoloji. Çeşitli sosyal medya faaliyeleri için, alışveriş için, sevdiklerimizle görüşebilmek için, sunumlar yapmak için, toplantılar yapmak için, değerlendirmeler için, sanal geziler için vesaire birçok faaliyet için teknolojiye ihtiyaç duyuyoruz. Teknolojinin içinde hepsini takip edemeyeceğimiz kadar çok yol ve yöntem var. Keşfettikçe o ekşimsi tat yerini esrarengiz heyecan verici tatlara bırakmaya başladı. 

    Demem o ki, alışkın olduğumuz yaşantılarımızın kısıtlanmasından yakınmak yerine yenilikçi alışkanlıkları tatmamızda fayda var. Her ne kadar buna mecbur bırakılmak başta rahatsız edici görünse de sonunda iyi ki ... diyeceğinizden emin olabilirsiniz. Sadece araştırmaya ve yeniliklere açık olmak yeterli.

Muhip SERETAN